Biz ormancıların birçok toplantısında şöyle bir cümle hemen dillerimize dolanır, bazen de farklı gruplarla polemik konusu olur; “Her yıl milyonlarca fidanı biz doğayla buluşturup ağaçlandırma sahalarına dikiyoruz, ancak bazı çevre örgütü tüm her şeyi sahipleniyor”. Bir ormancı olarak belki haklıyız ama bizler devletin üzerimize yüklediği vazife ve misyon olduğu için yapıyoruz. Burada işini severek, yürekten yapanla, yapmayan ayrımı yapılabilir, onun dışında sanırım fazlaca yapabileceğimiz iş yoktur. Hiç beş vakit namazını camide eda ediyor diye bir imamın tebrik ve takdir edildiğine şahit oldunuz mu? Ya da Pazar günlerini hiç kaçırmadan kilisede geçiren papazı…
Bizler (bunu sadece Türkiye Halkı için ifade edelim) bir şeyi vazife gereği yapıyorsa ne kadar büyük bir iş yaparsa yapsın ona teşekkür etmeyi fazla görürüz. Bir yakınımla sohbet esnasında anlattığı bazı enstantaneler beni epey güldürmüş, biraz da düşündürmüştü. Örneğin bir Alman veya İngiliz Akdeniz çevresinde otellerde kalırken tüm çalışanlara gülücükler dağıtıp hataları görmezden geliyor, en basit yardımlara bin teşekkür ediyormuş. Yerli turistler asla gülümsemez, hiçbir şey için mutluluk ifadesi taşımaz ve teşekkür etmez, en küçük hatada çalışanlara dünyayı dar edermiş! Nedeni çalışanın kendisine hizmet etmeye mecbur olduğu, bu hizmet için belli meblağı ödediği anlayışı tabii ki…
Biz ormancılar elbette kimseden böyle bir takdir ve teşekkür görme eğilimi içerisinde değiliz. Çevremizin olabildiğince yeşil, yaşanabilir güzel bir ülke olması için çabalıyoruz. Çevre örgütlerinin güzelliği ise daha fazla yayımlarla insanlarda bir çevre bilincinin oluşturulması, bir farkındalık oluşturularak yapılan ağaçlandırma çalışmalarımızda önümüzdeki engellerin olabildiğince azaltılmasıdır. Böylece hem daha önce ağaçlandırma ya da erozyon kontrolü maksatlı giremediğimiz birçok alana girebiliyor, hem de yaptığımız çalışmaların daha iyi korunduğunu görebiliyoruz. Yoksa tüm ülke genelinde birkaç bin hektara ulaşmayan çevre örgütlerinin asıl payı dikkatleri çevre ve ağaçlandırma üzerine yoğunlaştırmasıdır. Bu şekilde çarşıdan başka bir yer görmemiş bir hanımefendi, bir öğrenci, herhangi bir meslek sahibi bizlerle fidan dikiyor, bu birliktelik daha güzel diyaloglara, yeni düşüncelere, yeni fırsatlara kapı aralıyor.
Ormancılar yurdun en büyük gönüllü çevre koruyucusu örgüttür. Gerek tabiatta bulunan hayvanların korunması, gerek çeşitli atıkların yurdun çeşitli yerlerine rastgele saçılmasının önlenmesi, gerek erozyonla mücadele ve sel yataklarının tahkimi konularında yapmış olduğumuz çalışmalar aslında madalyadan bile fazlasını hak ediyor. Yine de tek beklentimiz yapılan çalışmalara saygı duyulup korunmasıdır. Sonuçta ülke bütçesinden harcadığımız her kuruş sizlerin daha iyi yaşamak adına verdiğiniz vergilerden oluşuyor. Ama yine de korumaz isek kendi ayağına kurşun sıkan ahmaklara döneriz.
Ormancılar böyle bir mesleği sadece para için yapamazlar. Kim tüm uygarlıkla bağlarını koparıp 25 yılını dağ başlarında duman gözleyerek, yangınları önlemek amacıyla geçirebilir? Maslow insan ihtiyaçlarını sıralarken 5 temel ihtiyaçtan bahseder. Bahsini ettiğim orman kulecileri bunlardan sadece biri ile idare etmeye çalışıyor, ömrünün en güzel yıllarını insanlardan uzak, sosyal olaylardan habersiz, ailesinden bile ayrı geçirmektedir. Bunu görev aşkı, vatan-çevre sevgisi olmaksızın hangi para ile ölçmek mümkün olabilir?
O halde dostlar bu ülkede herkes önce birbirine, sonra yaşadığı çevreye azami saygı gösterecek, biri diğerinin yaptığı işi küçük görmeyerek kendi mesleğini daha iyiye, daha güzele götürmenin yollarını arayacaktır. Hepimiz bu vatana aşığız, seviyoruz. Ama bu vatanın daha yaşanılır, daha temiz bir çevreye sahip olması hepimizin işlerini daha hassas, daha güzel yapmasına bağlıdır. Yoksa kuru hamasetle sadece birbirimizi kırar, incitir, ortalığı daha fazla kirletiriz.
“On dokuzuncu yüzyıla kadar, hiç sona ermeyen zorlu görev, insan soyunun ve çevresinin doğal etkenlere karşı korumasıydı. Ama bu yüzyılda yeni bir ihtiyaç doğmuştur: Doğayı insana karşı korumak.” (Peter F. Drucker)
Recep AYDÖNER
Hatay Serinyol Orman Fidanlık Şefi
27.03.2013