1992 yılında gerçekleştirilen Rio Zirvesi’nde kabul edilen BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Türkiye’de 1997 yılında yürürlüğe girmişti. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin, genetik kaynakları, uluslararası bir anlaşmada bağlayıcı hüküm ve yükümlülüklerle ele alan ilk anlaşma olması, Türkiye için bu sözleşmenin önemini artırmaktadır.
Ülkemizdeki uygulaması Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından koordine edilen sözleşmeye 200 civarında ülke taraf oldu. Sözleşmenin gayesi; biyolojik çeşitliliğin korunması, biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve genetik kaynaklardan sağlanan faydaların eşit ve hakkaniyetli paylaşımı olarak belirlenmişti.
Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin kabul edildiği tarih olması sebebiyle 22 Mayıs günü, ”Dünya Biyolojik Çeşitlilik” günü olarak ilan edilerek, tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandı.
Biyolojik çeşitlilik sözleşmesine göre ülkeler kendi sınırları içindeki biyolojik çeşitlilik değerlerini ve doğal kaynaklarını belirleme, koruma ve sürdürülebilir bir şekilde kullanma yükümlülüğü ile karşı karşıya.
İnsanların başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamasında vazgeçilmez bir yeri olan canlı kaynakların temeli biyolojik çeşitliliktir. Gıda ve tarım için önem taşıyan ve giderek azalan canlı kaynaklar, bu gün bir ülkenin sahip olabileceği önemli avantajlar arasında yer alır. Dünyanın tarım yapılabilecek nitelikteki alanları ve su kaynakları hızla kirlenmekte ve yok olmaktadır. Bu gelişmeler ışığında, ülkelerin sahip olduğu biyolojik çeşitlilik, özellikle genetik kaynaklar anlamında büyük bir güç durumuna gelmektedir. Dünya’nın her yerinde biyolojik çeşitliliği azaltan veya onu olumsuz yönde etkileyen nedenlerin hemen hepsinde doğrudan veya dolaylı olarak insan faktörünün önemli olduğu görülür.
Ülkemiz, kuzey ile güney, batı ile doğu arasındaki geçiş noktası olarak, üç farkı biyocoğrafik alanı birleştiren ve geçiş formları ile birlikte, Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz olmak üzere üç biyocoğrafik alanı kapsayan bir ülkedir. Bu nedenle ülkemiz hem tür, hem de genetik ve ekosistem seviyelerinde yüksek bir çeşitliliğe sahiptir.
Sözleşmenin 6. maddesi gereğince ülkemizin Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı ilgili tüm kurum ve kuruluşların katılımı ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce hazırlanmış ve Sayın Bakan Prof. Dr. Veysel EROĞLU tarafından 30 Haziran 2008 tarihinde onaylanmıştır.
“22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik” gününün, tükenen dünya kaynaklarının yerine yenilerinin konulması adına uygulanabilir politikalarını üretilmesine ve Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğine dair veri ve bilgilerin sağlıklı bir şekilde paylaşılmasına vesile olmasını diliyoruz.