Çevre Gönülleri Taşkent, Semerkand Ve Buharayı Görmelidir

Burak Turizmin Kültür Turları kapsamında çoğunluğu İstanbul’dan bir grup arkadaşımızla ve ailece 26.Ağustos-2.Eylül.2013  tarihleri arasında Özbekistan’a gittik. Çok önemli, çok faydalı , çok zevkli , bereketli, muhabbetli bir geziydi. Dinimiz, tarihimiz açısından ,  ilim, kültür ve  sanat itibariyle çok mühim bir coğrafyayı görürken, en çok dikkatimizi çekenlerden birisi de şehirlerin , özellikle Taşkent’in harikulade bir yeşilliğe, imar planına ve  temizliğe sahip olmasıydı.

Özbekistan, esasen tarih boyu bilinen Batı ( Garbi)  Türkistan’ın bir parçasıdır. Batı Türkistan bugün Orta Asya Türk Cunhuriyetleri dediğimiz Tacikistan’ın da dahil olduğu , Afganistan’ın önemli bir kesimini de içeren geniş toprakları kapsamaktadır. Rus , İngiliz ve Çin üçlüsünün zaman zaman ayrı , zaman zaman müşterek oyun, hile, savaş ve saldırıları ile bu bölge çok acılar çekmiş, katliamlar yaşamıştır . Bu yüzyılın başında komünizmin Rusya’da hakim olmasıyla birlikte Batı Türkistan’da Sovyetler Birliği hegemonyasında kurulan devletler 1990 dan sonra egemenlik ve bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır. Özbekistan bunlardan birisidir.

Özbekistan’ın bağımsızlığı kazandığı 1. Eylül .1991 de merhum Prof.Dr.Mahmut Esad Coşan Hocamızla birlikte orada bulunuyorduk. Türkiye’den bir grupla birlikte önce Azerbaycan’a gitmiştik. Gittiğimizde Azerbaycan bağımsızlığını ilan etmiş, Özbekistan’a geçtiğimizde de Özbekistan bağımsızlığını ilan etmişti. Tarihi bir tevafuktu. O zaman tarihi ve dini mekanlar yıpranmış , zayıf bırakılmıştı.  Tesadüfen, bu gezimiz de aynı ay ve günlere  rastlamıştı. Bunun içinde heyecanlıydık.

Özbekistan’a  yaptığımız bu seyahatte ilk olarak başşehir Taşkent’e indik ve gezimize oradan başladık. Hava açık , güneşli ve çok güzeldi. Sabahleyin havaalanından otele gelene kadar, pırıl pırıl güneşin altında, yemyeşil, büyük ve  gür ağaçları, parkları, çimleri  gördük. Geniş ve rahat  yollar , kaldırımlar tertemizdi. Yollarda ve çimlerde işçi olarak  hanımlar çalışıyordu.  Ağaçların hepsi kireçle koruma amaçlı, belirli bir yüksekliğe kadar beyaza  boyanmıştı.   Hepimiz bu yeşillik ve temizliğe hayran olduk, şaşırdık.

Daha sonra gittiğimiz Semerkand ve Buhara’nın da çok temiz ve bakımlı olduğunu  hayretle müşahede ettik. Bu durumda acaba bu temizlik ve yeşillik şuuru  komünizm döneminin eseri midir , diye Özbek rehberlerimize ve Özbek arkadaşlarımıza sorduk. Onlar “ bu temizlik ve yeşillik tamamen bizim öz kültürümüzün eseridir, göstergesidir,birikimidir” dediler. Biz tarihi yerleri , Kusem bin Abbas ( r.a) , İmam-ı Buhari,İmam-ı Maturidi , Şah-ı Nakşbend Hazretleri ve diğer  Nakşibendiyyenin  tasavvuf büyüklerini,  ziyaretgahlarını gezdik. Ne kadar bakımlı, yeşil , geniş alanların bu mekanlara ayrıldığını takdirle müşahede ettik.  Özbekistan yönetiminin ve halkın çevre ve temizliğe, dini ve tarihi mekanlara  olan duyarlılığını,  çok takdir ettik.

Özbekistan’da senede iki gün TOZ ALMA  günü varmış. Herkes o 2 gün temizlik yapmak zorundaymış . Şehirler, mahalleler imece usuluyle o gün temizlenirmiş. Temizliğe katılamayanlar  günlük ücretini temizlik için ayrılan fona yatırırmış. Yeşillik ve temizlik  Özbeklerin bilinçaltında İslamın, tasavvufun kuvvetli bir örgüsü olarak adeta yerleşmiş.

Teknik ve altyapı olarak zayıf ve düşük seviyede gördüğümüz bazı yollar, mahalleler ve sokaklar bile çok temizdi. Sadece turistin geleceği yerler değil, halkın kendi yaşam alanlarında da çok bakımlı şehirler gördük. Maalesef Sovyet dönemi tarihi, kültürel eserlere zarar vermekle birlikte temizliğin önüne de çok engeller koymuş. Mesela, bazı tuvaletlerde suyun ve su şebekelerinin  olmaması Sovyet döneminin ahlaki, kültürel yozlaşmaya katkıları arasında sayılıyordu.

Özbekistan İslam Medeniyetinin çok önemli dini, ilmi ve tarihi merkezidir. Semerkand, Buhara , Gürgenç, Kaçkaderya, Tirmiz, Fergana, Andican,Hive   gibi şehirlerden yeşeren  hadis,fıkıh,tefsir,kelam, tasavvuf  büyükleri İslam tarihine ve dünyasına büyük hizmetler etmişlerdir. Bölge sanat tarihi açısından açık hava müzesi gibidir. Tasavvufta  Şah-ı Nakşbend, Hace Abdülhalık Gücdüvani, Necmeddin- Kübra Hazretleri olmak üzere, Hadis İlimlerinde Kütübü Sitte Müelliflerinden İmam Buhari, İmamı Müslüm, İmamı Tirmizi  , kelamda , itikadda İmam-ı Maturidi, fıkıhta  İmam-ı Mergılani, tefsirde Ebul-Leys  Semerkandi  Hazretleri, matematikte Harezmi, astronomide Uluğ Bey  gibi bir çok alimin yetiştiği münbit topraklar çevre , tarih , kültür ve sanat açısından da çok verimlidir, Şaheserler vardır ve  mutlaka görülmeye değerdir.

Taşkent, Semerkand ve Buhara şehirleri “ ahlak, kültür ve çevre” için. özellikle ve öncelikle   gezilmesi , görülmesi,  incelenmesi, gereken yerlerdir.Medreseler, türbeler, camiler, çarşılar, minareler, sit alanı ilan edilen yerler  çok çekicidir.  Öyle ki , Ahlak, kültür ve çevre dernekleri yöneticileri ve gönüllüleri böyle bir  geziden çok faydalanacaklardır.

14.11.2013
Av.Kemal Yavuz Ataman