Toplumsal yaşam içerisinde gözümüze çarpan değişik sivil toplum kuruluşları içerisinde önemli bir kısmını çevreci örgütler, dernekler ve benzeri kuruluşlar oluşturur. Bunların bir kısmı gerçekten çevreye değer veren, korunması, gelecek nesillere bozulmadan ulaştırılması gerektiğine inanan insanların kurmuş olduğu derneklerdir. Bazıları ise sadece cemiyetler yönetmeliğinin vergi muafiyetleri gibi avantajlarını kullanıp ekonomik faaliyetlerini sürdürmek isteyen gruplar olarak karşımıza çıkar. Maalesef tabelasında güvercin-kanarya sevenler derneği yazıp ta içeride kumar oynatanlardan, dernek merkezini terör yuvası olarak kullananlara kadar bir sürü oluşum bilgi dağarcığımızda yer alıyor.
Ülkemizde çevre faaliyetleri siyaset gibi maalesef yalan-dolan işler olarak algılanıp bir avuç marjinal grup dışında muhafazakar, milletini seven insanlar tarafından hep reddedilmiştir. Çevre deyince iki köpek, bir kediyi kucağına alıp dünyayı kurtaran insan edalarında kimseye söz söyletmeyen, ilgili ilgisiz her konuda bağırıp çağıran tipler hatırlanır olmuştur. Durum böyle olunca da bu sahalarda söz sahipleri hep bu menfaat grupları olmuş, ülkemizin yönetimindeki hayati unsurlar sürekli kişisel menfaatlerin arkasında tutulmuştur.
Parayı kim verirse onun düdüğünü çalan bu adamlar, yeri geldiğinde milletin seçtiği hükümetlere kafa tutmuş, sermaye gruplarıyla işbirliği içerisinde kimi zaman iktidarı indirmiş, kimi zaman kıtlıklara sebep olmuş, kimi zamanlarda ise anarşi oluşturmak suretiyle halkın huzurunu bozmuşlardır. Halkın çoğunluğu tarafından, faydalı ve gerekli görüldüğü için eksik ve kusurlarına göz yumulan icraatlarda bile halkı kışkırtmak, provoke etmek suretiyle basit karışıklıkları medya ayağıyla müthiş abartıp sanki ülke yıkılmış, yanmış-bitmiş görüntüsü vermeye çalışan bu ‘çevreci’ tiplerin tribüne oynadıkları anlaşılmaktadır. Halbuki ‘çevreci’ her zaman hazır tüfek eylem bekleyen, protesto işaretini gördüğü anda kırıp, döküp, yerlerde yuvarlanan insan eden demek değildir.
Son yıllarda “Sürdürülebilirlik” hemen her konuda telaffuz edilen bir kavram haline gelmiştir. Dünyada Allah’ın kendisine bahşettiği nimetleri, doğal kaynakları israfla savuran özellikle gelişmiş ülkeler bu güne dek dünyayı çok fazla kirletmişlerdir. Şimdilerde ‘çevrecilik’ adı altında bize ders vermeye kalkan bu ülkeler içimizden elde ettikleri uzantılarını harekete geçirmek suretiyle güzel projelerimizde dahi karşımıza dikilmektedir. Millet menfaatlerini hiçe sayıp bazı faaliyetleri sırf protesto amacıyla don-gömlek ortaya çıkanların, sonradan dış kaynaklı kuruluşların lejyoneri olduğu ortaya çıkmaktadır.
ÇEKÜD ailesi; kritik ve analitik düşünce yapısı, yüksek çevre ve ahlak bilinci, sosyal refah çevre ve iktisat döngüsü içerisinde optimum dengeyi esas alan duruşu ile çevre duyarlılığının artması için başlattığı çalışmaları heyecanla devam ettirmektedir. ÇEKÜD ailesinin birer ferdi olan bizler, durduğumuz yerin belli olması adına ülke yöneticileri eğer milletin menfaatine bir şeyler yapıyorsa bunu alkışlar, çevreyi gelecek nesillere yaralı, tükenmiş olarak götürecek icraatlar da ise haklı eleştirimizi yaparız. Kimsenin şakşakçısı olmayacağımız gibi, toplumun menfaatine yapılacak işlere de mihmandarlığı vatani bir görev telakki ederiz. İçi boş olup fazla ses çıkaran marjinal bir hareket olmak yerine, sağduyulu yaklaşan, dayanışma içerisinde olan, korumaya sahiplenmeye çalışan bir hareket olmanın ülkemiz ve 8 milyar insanlık ailesi için daha faydalı olacağını umuyoruz.
22.02.2014
Recep AYDÖNER