Ülkemiz bir defa daha deprem felaketi ile sarsıldı. Ekim ayındaki Van- Erciş merkezli 7.2 büyüklüğündeki deprem yıkıcı etki gösterdi. Can kaybı yanında birçok bina yıkıldı.
Daha önce 1992 Erzincan depreminde Gümüşhane’de görev yapıyordum. 1999 gölcük depreminde de İstanbul’da bulundum ve deprem sonrası deprem merkezine giderek hasta bakmış yaralıların sağlığı ile ilgilenmiştik. Yine 2006 da Pakistan Keşmir’de olan deprem bölgesine Hakyol Vakfı Genel Müdürü Hasan Pak ile bir inceleme gezisi yapıp, depremin ne kadar önemli psikolojik etkilere yol açtığını gözlemlemiştik.
Depremde Erken Davranıldı
Van depreminde erken davranılarak ilk anda müdahale yapılmıştır. Gölcük depreminde olduğu gibi geç kalınmamıştır. İlk birkaç saat içinde kurtarma çalışmalarına başlanmıştır. Deprem sonrası bütün bu çalışmalara rağmen 500 üzerinde can kaybı olmuştur. Bir ilkyardım eğitmeni olarak yapılan kurtarma faaliyetleri için dıştan gözlemlediğim; sağlık ekiplerin kurtarma alanında fazla görünmediğidir. İstanbul tabip odasının 1999 depremi sonrası yayınladığı olağanüstü durumlarda hekimlik adlı broşürde depremde ilkyardım başlığında yıkıntı altında kalmış bir insana ait herhangi bir serbest ekstremite (uzuv-el/ ayak) gördüğünüz anda solusyon takınız(*) demektedir. Bu ezilme sendromunda böbreklerin korunması ve ölümlerin önlenmesi için önemlidir.
Salgın Hastalıklar
Bir başka sağlık sorunu olarak bulaşıcı hastalıklar akla gelebilmektedir. Doğal afetlerden etkilenen sahada, o bölgede daha önce görülmeyen hastalıklar için risk yoktur. Üstelik seyrek görülen vakalarda biraz artış olsa da patlama tarzında bir artış olmaz. Deprem ardından yaygın görülen durumlar; su dezenfeksiyon alt yapısının bozulması, çocuklarda aşılama gibi halk sağlığı hizmetlerinin durması, şehir tesislerinde sanitasyonun önlemlerinin durması, kemirgen ve sivrisinek gibi vektör kontrolünün durmasıdır. Afet sonrası genel sanitasyon önlemlerinin, hastalıkların sürveyans sistemleri ile birleştirilip güçlendirilmesi, salgın riskinin kontrolü için yeterlidir.
Doğal afetlerle bağdaştırılan en genel hurafelerden biri cesetlerin salgından sorumlu olmasıdır. Gerçekte cesetlerin sağlığı tehdit etme riski ihmal edilebilir düzeydedir. Cesetler ancak içme suyu sistemi ile temas ettiğinde sınırlı sayıda vakada gastroenterit ‘e yol açabilir. Ceset ve salgın hastalığı arasındaki ilişki hiçbir zaman bilimsel olarak gösterilmemiş ve rapor edilmemiştir.
Özgün binalar
Yıkılan köylerde Afet sonrası yapılacak binalar bölgeye uygun olmalı. Çevreye azami saygı gösterilmeli. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ünde belirttiği gibi zemine yayılmış, müstakil; belki yanında çiftliği olan bir proje bölge şartları da dikkate alınarak yapılmalı, emek verilerek düşünülmeli, yeni şeyler üretilmelidir.
Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilerim, yakınlarına sabırlar, metanetler dilerim. Acılar paylaşıldıkça azalır, felakete uğrayan vatandaşların, sıkıntılarını korkularını paylaşalım.
Yine tekrarlayalım; tıpta en ekonomik olan hastalığı önleyici tedbirlerdir, hastayı tedavi etmekten daha ucuza mal edilir. Çevreyi bozunca düzeltmekte aynı şekilde zordur. Depreme dayanıklı, sağlam kaliteli binalar ve yaşam alanları oluşturmalıyız. İhtiyaç kadar kullanmak, hiçbir şeyi israf etmemek en doğru davranıştır.
*Hekim forumu ağustos 1999, olağanüstü durumlarda hekimlik. Sayı 134 sy 8
09.11.2011
Dr. Hüseyin BUDAK