Gezi Parkı olaylarının faturasını ödemek Uluslararası Af Örgütü’ne düşer. Neden mi? Bu soruya cevap vermeden önce süreçle ilgili temel tespitlerimizi sıralayalım…
Daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi derken insana ve doğaya karşı özgürce ve acımasızca uygulanan bir şiddet sarmalından geçtik. Çoğunluğu gençlerden oluşan bir grup, kısa süreli de olsa bireysel özgürlük alanlarını genişletmek adına bireysel hırslarını özgürce tatmin edecek kamusal bir işgal serüveni yaşadı. Bu süre zarfında kamu malına, özel mülkiyete ve çevreye yapılan orantısız bir şiddeti adım adım gözlemledik. Meydanlarda ve sokak aralarında gördüğümüz manzaralar karşısında özgürlük ve demokrasi sözcüklerinden âdeta ürperti duyar hale geldik. Bu gençlerimize özgürlük alanlarımızın sınırlarını ; ana, baba, kardeş, akraba, komşuluk, arkadaşlık, vatandaşlık hak ve hukukunu öğretemediğimizin üzüntüsünü yaşadık. Bu arada kişisel bazı taleplerin milli iradeye hukuk dışı yollardan dikte ettirilmesini hoş gören ezber dışı yeni bir demokrasi anlayışının geliştiğine şahit olduk.
Eylemin çıkış sebebi Taksim’deki ağaçlara özgürlük gibi gösterilse de arkasındaki gerçek sebebin Mayıs ve Haziran aylarında milyar dolarlık ihalelerle gündeme gelen 3. köprü, 3. havaalanı ve 3. boğaz geçidi olduğunu Taksim Platformunun açıklamalarından anlamış olduk. Onca yıkımdan sonra, Belediyenin olanca gayretiyle yeniden imar ettiği Gezi Parkı’nın açılacağı Valilikçe açıklanmasına rağmen önceki yıkıcı eylemleri devam ettirme girişimlerini de dikkatle ve kaygıyla izliyoruz.
Gezi olaylarının gerçek faturası
Gezi olaylarının maddi faturası hakkında değişik ağızlardan değişik rakamlar ifade edilmiş olabilir. En resmi bilgi sayın Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan 250 milyon liralık devasa rakamdır. Maddi yönlü zararlarının toplamını ifade eden bu rakamın bir de KDV’si olmalı; can kaybı, iş kaybı, itibar kaybı, huzursuzluk, uykusuzluk, korku, sinir, stres…Bu rakamın KDV’sini %18’le sınırlamak mümkün olmayacağı gibi ekonomik, sosyolojik, psikolojik, konjonktürel zararlarını hesaplamak da mümkün olmayacaktır.
Geziden açığa çıkan sera gazının miktarı
Çevre koruma adına başlatılan eylemlerin çevreye verdiği gerçek zarar; bunun sera gazı karşılığı ya da küresel ısınmaya etkisi nedir? Bu etkiyi tolere etmek için ne kadar ağaç dikmemiz gerekecek ? Bu soruların cevaplarını AB sertifika borsalarındaki karbon fiyatları ile aramaya başlar ve 1 ton karbondioksitin ( CO2 ) borsadaki değerinin 20 EURO civarında olduğunu (*) kabul edersek 250 milyon TL gezi zararı karşılığında atmosfere 5.000.000 ton karbondioksit saldık demektir.
Hesaplar ortada
Benzer hesabı benzin ve motorin değerleri üzerinden karbonmetre (**) ile yapmaya çalıştığımızda karşımıza çıkan rakamlar biraz daha farklılık gösteriyor. Örneğin karbonmetreye 250 milyon liranın benzin karşılığı olan 52.083.333 lt ile giriş yaptığınızda alacağınız cevap:
“Toplam emisyonunuz 151.041.666 kg CO2. Doğaya yıllık 242093 adet ağaç borcunuz var” şeklinde.
250 milyon liranın motorin karşılığı olan 58.139.535 lt ile giriş yaptığınızda alacağınız cevap:
“Toplam emisyonunuz 174.418.605 kg CO2. Doğaya yıllık 279562 adet ağaç borcunuz var” şeklinde.
Hesabı tüketiciye yansıyan elektrik bedeli olan; 250.000.000 / 0.37 TL=675.675.675 KW üzerinden yenilersek aldığımız cevap:
“Toplam emisyonunuz 420.945.946 kg CO2. Doğaya yıllık 674701 adet ağaç borcunuz var” şeklinde.
Bütün bu rakamlar ÇEKÜD’ün bundan sonraki ağaçlandırma kampanyalarını uzun süre gezi eylemlerinin atmosferde açtığı yarayı tedaviye ayırmamız gerektiğinin açık bir göstergesi.
Gezide katledilen ağaç sayısı
Rakamlar farklı farklı da olsa gezi olayları boyunca karbonmetre hesabı üzerinden atmosfere geri salınan en düşük sera gazı değerinin 150.000 ton karbondioksit olduğu anlaşılıyor. Bir ağacın ömrü boyunca havadan 1 ton CO2 emdiği kabul edilirse, eylemler boyunca 150.000 adet yetişkin ağacı katlettik demektir. Karbon borsası üzerinden gidersek bu sayı 5 milyona çıkacaktır.
Bilim adamlarının hesaplarına göre yetişkin bir kayın ağacı yılda 4.6 ton oksijen üretiyor ve aynı zamanda 6.3 ton karbondioksiti emerek (***) havayı temizliyor. Bu öngörüden hareketle gezi olayları sırasında açığa çıkan 150 bin ton karbondioksiti 32.608 yetişkin kayın ağacı bir yılda temizleyecek diyebiliriz.
Son söz : Faturayı kim ödemeli ?
Bazıları, dedelerimizin faturalarını bizim ödediğimiz gibi bizim faturalarımızı da torunlarımız ödesin diyebilir. Hayır… Bu kez faturayı bizler ödememeliyiz. Bizlerin yerine Uluslararası Af Örgütü başta olmak üzere eylemleri destekleyen diğer kişi ve kuruluşlar ödemeli… Çünkü; Uluslararası Af Örgütü’nün tüm dünyada eylem çağrısı yaptığı Gezi Parkı ile (****) ne kadar ilgisi varsa, gezi faturası ile de o kadar ilgisi vardır. Öyle ya babasına bile fatura çıkaran bir kültürde her şeyin bir bedeli olmalı.
Biraz araştırırsanız ne demek istediğimizi daha iyi anlarsınız…
(*) http://morfikirler.com/yazi/karbon-ticareti-ve-havadan-para-kazanmak
(**) http://www.baknet.com.tr/EovKarbon.htm
(***) https://www.facebook.com/ogm.gov.tr
(****) http://t24.com.tr/haber/uluslararasi-af-orgutu-tum-dunyada-eylem-cagrisi-yapti/231068
08.07.2013
Süleyman Yorulmaz
Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği (ÇEKÜD)
Yönetim Kurulu Başkanı