Bin yıldır devam eden Yörük göçünün günümüzde ki son kahramanları, tüm engellemeler ve olumsuz şartlara karşın yazın Konya’nın Seydişehir yaylalarına, kışın sahil kenarlarına yaptıkları göçten vazgeçmek istemiyorlar. Şimdilerde traktörlerinde yavaş yavaş kullanıldığı göçler bin yıldır başta deve, eşek ve Yörüklerin hem eğlencesi, hem geçim kaynağı adeta onların bir parçası olan kıl keçileriyle yapılmakta.
4 yıldır yapılan ve Geleneksel hale getirilen göç şenlikleri bu sene 6-9 mayıs tarihlerinde Mersin Gülnar’da ki Çataloluk mevkiinde Gülnar Belediyesinin de katkılarıyla gerçekleşti. Tören sırasında ki bir göçer yörüğünün düğün(kına) töreni şenliklere ayrı bir renk kattı.
Günümüzde öğrendiğimiz kadarıyla Sarıkeçililerin yolculukları, göç yollarının daralması sebebiyle toplu olarak değil, aile aile yapılmakta ve yaklaşık 1,5 ay süren bu yolculuğun başında gerek duyulan giyecek, içecek diğer maddeler develere yüklenerek yol alınmaktaymış.
Yol boyunca konakladıkları yerlerde iki günden fazla kalmaz Yörükler. Zira zor ve meşakkatli bir yolculuktur göç. Hastalananlar en yakın hastaneye götürülür vefat edenlerde en yakın kabristana defnedilir velhasıl böylesi zor olmasına rağmen bu sevdadan vazgeçemez Yörükler.
Göç boyunca, sınırımızdan geçerseniz şu kadar bedel isteriz diyen muhtarlar, ormana zarar verdin diye ceza kesen ormancılar, tarlama girdiniz diye bağırıp çağıran arazi sahipleri adeta korkulu rüyasıdır Yörüklerin. Bir lider başı olan Cemal amca bu sene yapılan panelde tüm konuşmacıların iki saat süren tartışmalarının ardından adeta zorla mikrofonu ele geçirince, biz uysal insanlarız, kimseyle kavga gürültü yapmak istemiyoruz ama bizim de bir canımız var. Biz Allah yolundayız, Muhammed yolundayız, bütün çalışmalarımız bir kalemin ucunda uçup gidiyor. Bu sene keçilerimiz ormana zarar verdi diye 1,800 TL ceza kesildi, bir keçinin değeri 200 TL. Bir yıl iki yıl çalış dur bir ceza geliyor sürünün beşte biri gidiyor.
Askerlik çağı gelince gençlerimizi seve seve gönderiyoruz askere ama kimse hastan nasıl ve kim tarafından tedavi ediliyor, okul çağına gelen çocuklar ne yapıyor demiyor. Gönderin yerleşik okullara diyor devlet. Biz yerleşik değiliz ki. Siz şartları bize uygun hale getirin diye sitemde bulundu. Göç mevsimi nedeniyle çocuklarımızı bazen geç gönderiyoruz bazen erken alıp çıkıyoruz yola. Biz de çocuklarımızın okumasını bir meslek sahibi olmasını istiyoruz ama şartlar bu.
Devlet Konya Karamanda ev dağıtmış (satmış) Sarıkeçelilere, hatta 40’lardan 50’lerden beri zorluyor göçmenleri yerleşik düzene geçirmek için. Göçmenlerin bir kısmı yerleşik düzene geçmişler ama hallerinden hiç memnun değiller, hatta bir Yörük 15 senedir evim şu arkada gördüğünüz yer ama ben bir gün bile evde kalmadım, hep bu kıl çadırın içinde yaşıyorum diye durumunu anlattı. Cemal amca’da geçelim geçmesine yerleşik düzene ama bize tarla verseler bile buradan mahsul almak en az bir yıl alır, ki biz zaten tarımdan anlayan insanlar değiliz sadece hayvancılıktan anlarız, bu bir yıl ne yiyip ne içeceğiz kim bize destek olacak diye sıkıntılarını dile getirdi.
Ben dedi 80 yaşındayım, göç yolunda doğdum, göç yolunda öleceğim, kimse bizim kadar anlamaz tabiatın dilinden. Leylek alçaktan uçunca ne olur (1999) böcekler nasıl davranınca kış çetin geçer bizim kadar tabiatın dilini kim anlar. Ne yani hepsini unutayım mı? 1000 yılın süzme kültüründen vaz mı geçelim? Böylesi tabiat aşığı, böylesi toprakla yoğrulmuş, bin yıllık bir bilgi birikimi olan bir grubun, sosyal cemiyetin yok olması biz çevre dostlarını da en az onlar kadar üzer.
Devlet bize sosyal güvence sağlasın, sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanma imkanları versin bizim şartlarımıza göre, biz halimizden şikayetçi değiliz işimiz zor olsa da.
Panel sırasında bir konuşmacı Sarıkeçililerin durumunun zorlaştığını, misafirlerine ikram edecek aş bile bulamıyorlar diye devlete karşı adeta savunmaya kalkışınca Sarıkeçililer Dernek Başkanı Pervin hanım, kültürüne yakışır bir tavırla kürsüye geldi. “ Hiç kimse bizim çadırımızdan aç çıkmaz, çıkarmayız, biz Muhammedi terbiye aldık, misafir başımızın tacıdır diye çektikleri zorlukları adeta yorgan altı ederek kültürlerinin güzel yönlerini gözler önüne koydu.
Biz hepsine göstermiş oldukları misafirperverliklerinden ötürü şükranlarımızı sunuyoruz.
Siz yürüyün, biz peşinizdeyiz. Şeyh Edebali (hz) buyurduğu gibi öfke bize sükunet size Sarıkeçililer. On yılda kültür meydana gelmez, bin yılın birikimini nice bin yıllara taşıyacak birikimi gördüm sizde.
Vural İslam
ÇEKÜD