Herkes ekonomist olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Kar – zarar hesabı yapmasını bilenler DENK bütçeleri ile övünüyor. Bütçe fazlası verip para artırmayı – biriktirmeyi başaranlar ise yeni yatırımlar ve uzun vadeli borçlanma yoluna giderek ödüllendiriyorlar. Devasa konut projeleri bunun en güzel örneği… Başınızı şöyle bir kaldırdığınızda daha modern evler, 5-7 yıldızlı otel konforunda rezidansların yükseldiğini görüyorsunuz. ‘Hayra alamet midir bilinmez ama bu kadar dev yapılar şehir insanını altında ezdikçe eziyor. Bu eziliş hem maddi hem de manevi yönden gidişatın iyi olmadığının habercisi gibi… Son model otomobiller, 3 D görüntüsü sağlayan koca koca LED TV’ler, 20 kişinin rahatlıkla oturabileceği L kanepeler-koltuklar… Bildiklerimiz, gördüklerimiz yanında hiç bilmediğiniz, kullanmadığımız teknolojiler.. Hepsi önümüze birer ihtiyaç olarak sunulan modernlikle ambalajlanmış hayat ezici külfetler… Sakın ola zengin düşmanı olduğumuzu düşünmeyin…
Rezidansların ve sitelerin balkonvari bahçelerine yeşertilmiş 2-3 tane, boyunuzu geçmeyecek, balkonun ve binanın toplam ağırlığına helal getirmeyecek “BONZAİ”den büyük ağaçlar… Ee şu kadar balkonu da hesaba kattığınızda rezidansın yeşil alanını varın siz hesap edin. 150 metrekarelik bir rezidans dairenin 15 metrekarelik balkonunda yer alan 2-3 bodur ağaç sayesinde 3 bin daireli Rezidans 4.500 metrekare yeşil alana sahip olduğu reklamını verebiliyor… Sonuçta herşey dönüp dolaşıp ekonomiye dayanıyor. Bunun için dünya üzerinde en çok ekonomi ve sonrasında çevre konuları gündemde konuşuluyor. Daha çok tüketim sonrası ekonomik kriz, daha çok tüketim sonrası çevre kirlilikleri, çevre felaketleri oluşuyor.
Kendi geleceğimize, çocuklarımızın büyüdüklerinde sahip olacakları ekonomik özgürlüğe ve emekliliğimize yönelik yatırımlarımız kadar DOĞA – ÇEVRE – TABİAT için bir şeyler yapıyor muyuz? İstanbul gibi mega bir kentin ilçe belediyelerinden birisinin başkanı temizlik işlerine ayırdığı bütçeyi iki kat aştığını söylerken “TEK TESELLİ KAYNAĞIM TEMİZLİK İŞÇİLERİ KONUSUNDA İSTİHDAM ARTIŞI SAĞLAMIŞ OLMAMIZ” diyebiliyor. Temiz sokakların olmasının sağlanmasını Belediyecilik hizmeti olarak güzel algılansa da bu hizmetlerin bütçesini MEDENİYET MİRASINA KATKI SAĞLAYACAK EDENİMLERE AYIRABİLSEK ne kadar yüksek idrakli bir toplum olurduk… İşe nereden mi başlamalı… Ağaçları keserek.. Belki düşünmemize engel olurlar.
Sözün özü, boşuna kahretmeyelim, ucuz yollu düşüncelerin tuzağına düşen KAPİTALİZMİN KÖLELERİNE VESSELAM , AĞAÇLARA ÖLÜMMM deyip kurtulalım… Yarınlarda da torunlarının duasından mahrum kalmak isteyenlere duyurulur.
Alparslan MOTUR
10.11.2012