Eylül yeryüzünün sessiz sessiz gözyaşlarını döktüğü demlerdir. Tabiatın soluklandığı derin hıçkırıklarıdır. Değişen bir kültürün renk yelpazesi ve karmaşık bir ironisidir eylül.
Sararan yaprakların ana kucağından kopan yavrular gibi ılık rüzgârların bağrında oradan oraya uçtuğu, nereye nasıl konacağını bilmeden savrulduğu anlardır.
Göçmen kuşların masmavi semalardan huzur dökerek ayrıldığı bir zamanın adıdır eylül..
Eylül, bana bir minik çocuğun ağlama öncesi iç çekmesi halini hatırlatır.
Salt simgesel bir ismin kayalara vuran dalgalar gibi hatıraları yeniden temizleyişi ve yeni bir müjde verişi gibidir eylül.
Özünde düşünceli bir hayat vardır.Bir yetim gibi nereye gittiğini bilmeden dolaşan bir garip hâl içerisinde.
Doğrusu bir sıladır hiç dinmeyen ya da hasretin ilk adım sesleri.
Eylül, mazinin- atiye/geleceğe uzanan demlenmiş burcu burcu kokan bir geleceğidir de aslında…
En nadide umutların içerisinde büyüdüğü bir meşe tohumu gibi ruhunda gizem saklar… Hüzün kokulu bir koca sarı çiçektir. Tatlı bir hayal ve sırlı bir gelecek taşır koynunda.
Zamanın tatlı bir beste eşliğinde gömlek değiştirmesidir eylül.
İçli bir müziğin ruha ılık ılık akışı onu garip bir türküye sürükleyişidir eylül.Mahur bir beste gibi tınısı gönül tellerini titreten kutsi bir nidadır…
Eylül; gözyaşı, bekleyiş ve dinmeyen bir umuttur.
Ana ocağından yar kucağından bir kopuştur aslında eylül.
Bir değişik duygu anaforu olarak da garip bir huzuru da fısıldar.
Bir ironi olarak değişik bir melankolinin neşesini de hissederiz ayrıca.
Derinde uyuyan bir sultan güzelliğini de imgeler.
Eylül; masum aşkların seremonisidir. Güzel daha başka bir güzelliğe bürünür.
Aşkın yalnızlığa –yalnızlığın muhteşem bir aşka sürüklendiği zamandır eylül.
Yürekler bir başka atar. Bir başka heyecanın ritmini taşır sineler.
Eylül de bakışların ahengi değişir; yumak yumak sevgiye dönüşür hisler.
Mekanlar kendi içerisinde renk değiştirir; her şey sevginin pembesiyle tozlaşır ve zaman kendi içinde renk armonisi sunar gelen hislere…
Sevincin huzura meylettiği karmaşık duyguların insana sökün ettiği demlerdir eylül.
Mananın maddede tecelli ettiği bir rengin can buluşudur eylül. Rengin heyecana galebe çalması ya da zamanın insanlara bakarak sapsarı bir tebessümüdür de diyebiliriz.
Kısaca ;Tabiatın yaratıcısına bir şükür halidir ..Sararan seccadeler üzerinde huşuya erdiği.
En kalbi saygılarımla…
26.09.2013
İbrahim Yavuz ZARİFOĞLU