Düşün, Ye, Koru. Yemek izini Bırakma kampanyası başlatan Dünya Gıda Örgütü (FAO) verilerine göre tüm dünyada gıda israfı %25 azaltılabilirse, 870 milyon aç insanın yıllık gıda ihtiyacı karşılanabiliyor. Bütün dünyada her yıl üretilen gıdaların yaklaşık 1,3 milyar tonu, yani üçte biri ziyan oluyor. Gıda israfı endüstrileşmiş ülkelerde yılda 670 milyon ton iken gelişmekte olan ülkelerde 630 milyon ton. İngiltere’de yapılan bir başka araştırmada ise Dünyada üretilen 4 milyar ton gıdanın yarısı israf edildiği ortaya konuyor.
Türkiye gibi Müslüman bir ülke de israf krizinde oldukça mesafe almış durumda. İsraf edilen günde 6 milyon, yılda 2 milyar ekmek, 542 bin ton buğdaya, bu da 1,5 milyar liralık yıllık un ihracatımıza eşit. Turizm Dernekleri, her şey dahil sistemde hizmet veren otellerde her öğün hazırlanan 3 tabak yemekten ikisinin çöpe atıldığını söylüyorlar. Ortaya konan istatistik rakamlar israf krizinin zengin fakir ya da müslim gayrimüslim ayırımı yapmadan küresel ölçekte hızla yaygınlaştığını gösteriyor.
İsraf kasırgası hangi felaketlere yol açıyor?
Bu veriler sadece gıda israfı hakkında olanlar ve sadece kayda girenlerin bir kısmı. Ya enerji, giyim, kuşam, mobilya, dekorasyon, elektronik eşyalar…yerküre üzerinde hesaba sığmaz bir israf kasırgası esiyor da farkında değiliz. Hızını gittikçe arttıran israf kasırgası küresel tüketim hızımızın ortalamasını yüzde 50 arttırmış durumda. Bu da çevresel, ekonomik ve sosyal açıdan çeşitli sorunlar şeklinde karşımıza çıkıyor. İklim değişikliği, afetler, ormanların, verimli toprakların, su kaynaklarının, biyo çeşitliliğin, gıda güvenliğinin azalması gibi ekolojik tesirler; küresel ekonomik krizler; su, gıda ve can güvenliği sebebiyle yurtlarını terk eden milyonlarca göçmen, haklarını yediğimiz 1 milyar aç ve susuz insan bu sorunlardan sadece birkaçı.
Ayağımız frene gitmediği sürece yaşam otobanında beşik ve mezar durakları arasında kurulan ilahi model elektronik radarların kestiği limit aşımı faturalarının bir kısmını çeşitli afetlerle bu dünyada öderken bir de öbür dünyada ödemeyeceğimizi kim garanti edebilir ? Ancak, kapitalizm, sekülerizm, egoizm, hedonizm gibi izm’lerle beslenen çağdaş yaşam felsefesi bunu düşünmeye fırsat bırakmıyor maalesef.
İsrafı önleyecek sosyal dönüşüm mümkün mü?
Bir şeyi gereksiz, ölçüsüz ve tutumsuzca harcama; kısmen veya tamamen heba olacak biçimde kullanma, savurganlık şeklinde tarif edilen israfın kötü bir alışkanlık olduğu ve önlenmesinin gerekliliği üzerinde aklı selim sahibi herkesle mutabık kalmamak mümkün değil. Üzerinde mutabık kalabileceğimizi umduğum diğer bir konu da çağdaş toplumun son derece ihtiyacı olan zihinsel ve sosyal dönüşüm.
Medya ve basın, moda ve reklam gibi araçlarla tüketimin esiri haline getirilen çağdaş toplumun bu esaretten kurtulacağı; tüketim algısını değiştirecek, vicdanını harekete geçirecek, sinir uçlarını uyaracak büyük bir zihinsel ve sosyal dönüşüme ihtiyacı olduğu ortada. Pozitif yönde gerçekleşen en büyük kişisel ve sosyal dönüşüm örneği son peygamber Hz. Muhammed’in (SAV) yaşadığı Asr-ı Saadet dönemi olduğuna göre aynı kaynaktan beslenecek çağdaş toplum böylesi bir dönüşümü neden başaramasın?
İsrafı önlemeye gerçekten niyetli miyiz?
İşte size çevre dostu; akraba, arkadaş, komşu, fakir, mazlum, yetim canlısı bir Peygamberin Sahabe-i Kiram’a bu büyük dönüşümün yolunu açan kutlu sözlerinden bazıları:
“İnsanın canının çektiği her şeyi yemesi de israftır” ( İbn Mace, Et’ıme 51)
Akarsu dahi olsa abdest alırken suyu israf etme. (İbni Mace, İkame 193)
Yiyip için, giyinin ve tasadduk edin. Fakat israf ve kibirden sakının! (Buhari)
Süsten kaçınmak imandandır. (İbni Mace) Allah-ü Teâlâ mütevazı elbise giyineni sever. (Beyheki)
Aşağıdaki Kur’an ayetlerini şerh edip pratiğe döken bu sözler Hz. Peygamberin israf konusunda ne kadar hassas davrandığının önemli bir göstergesi. Böylesi titiz bir yaşam tarzında Sofrada Sıfır Artık neden mümkün olmasın ? İşte size böylesi bir kişisel ve sosyal dönüşüm için Cenab-ı Hak tarafından bütün insanlığa gönderilen zihinsel dönüşüm formülleri:
Yiyin, için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. (A’râf Suresi 31. Ayet)
(Rahmân’ın o has kulları) ki, harcadıkları zaman israf etmezler, cimrilik de yapmazlar, (harcamaları hususunda) bu (ikisi) arasında bir denge tuttururlar. (Rahman suresi 67. Ayet)
Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa (iyilik ve yardımla) hakkını ver, (malını lüzumsuz yere) saçıp savurma! Çünkü (malı) saçıp savuranlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise, Rabbine karşı çok nankördür. (İsra Suresi 26-27. Ayetler)
Elini, boynuna bağlama (cimrilik yapma), onu büsbütün de açma (israfçı olma). Sonra kınanmış, pişman olmuş bir halde oturup kalırsın. (İsra suresi 29. Ayet)
22.07.2013
Süleyman Yorulmaz
ÇEKÜD Yön. Kur. Bşk.