Âlemi sen kendinin kölesi kulu sanma
Sen Hakk için âlemin kölesi ol kulu ol
Nefsin hevâsı için mağrûr olup aldanma
Yüzüne bassın kadem her ayağın yolu ol
Garazsız hem ivazsız hizmet et her cânlıya
Kimsesizin düşkünün ayağı ol eli ol
Allâh için herkese hürmet et de sev sevil
Her göze diken olma sünbülü ol gülü ol
İncitme sen kimseyi kimseye incinme hem
Güler yüzlü tatlı dil her ağızın balı ol
Nefsine yan çıkıp da Ka’be’yi yıksan dahi
İncitme gönül yıkma ger uslu ger deli ol
Güneş gibi şefkatli yer gibi tevâzu’lu
Su gibi sehâvetli merhametle dolu ol
Gökçek gerek dervişin sanı yoksula baya
Suçluların suçundan geçip hoş görülü ol
Varlığından boşal kim yokluğa erişesin
Sözünü gerçek söyle Hulûsî’nin dili ol
Darendeli Seyid Osman Hulusi Efendi (k.s.)
1986 yılında İstanbul’a Teknik Üniversiteye kaydımı yaptırmak için geldiğimde, bir arkadaşımın tavsiyesi ile sohbetini dinlemeye gittiğim, rahmetli Prof.Dr. M.Es’ad Coşan Hoca efendi dinleyenlerine;” Hulusi Efendi’nin Divan’ını okuyun” demişti. O an, Ata memleketim Darende’mizin medar-ı iftiharı Somuncu Baba’nın ve dolayısıyla Peygamber’imizin torunundan hakkıyla haberdar olmadığımı anladım.
İlk fırsatta Divan’ını temin edip okudum. O günlerden beri sosyal çalışmalarda hep aklımda tuttuğum yukarıdaki dizeleri ÇEKÜD için kaleme aldığım ilk yazımda paylaşmak istedim.
…
“Su gibi sahavetli merhametle dolu ol” satırlarından bize de su ile hizmet kapısı açıldığını hep düşünmüşümdür. İstanbul’umuzun Sular İdaresinde çalışmak, su üzerine yüksek lisans ve doktora yapmak sonrasında ise ÇEKÜD gibi bir dev kurumun yönetiminde görev almak…
Rabbime sonsuz şükürler ediyorum.
“Nehrin kenarında abdest alsanız bile suyu israf etmeyin” diyen Habib’ine selam ediyorum.
Suyun yönetiminin ne denli önemli olduğu ile ilgili bir mukaddime ile de sizlere merhaba demek istiyorum.
…
Öncelikle, su canlılar için en önemli doğal kaynaktır, hayattır. Özellikle son 20 yıl içinde, artan dünya nüfusu ve bunun sonucu artan su talebi, küresel bir su krizini gündeme getirmiştir. Dünya nüfusunun 19. yüzyıla oranla üç kat artmasına rağmen, su kaynaklarının kullanımının altı kat arttığı belirlenmiştir. Dünyanın toplam su rezervi 1,4 milyar km 3 tür [1 km3=1 milyar m3 (ton)]. Bu suyun % 97,5’ u okyanuslar ve denizlerde tuzlu su olarak, % 2,5’u da derelerde, göllerde, yeraltında ve kutuplarda (buzul olarak) tatlı su olarak bulunmaktadır. Tatlı suyun % 68,9’u kutuplarda ve yüksek bölgelerde sürekli buz ve kar olarak, % 30,8’i ise, toprak nemi ve yeraltı suyu olarak bulunur. Dünya su rezervlerinin sadece % 0,3’ü nehir ve göllerde bulunmaktadır. Bütün insanlar da bu suya muhtaçtır.
Mevcut suyun; 380 trilyon tonu okyanuslardan, 63 trilyon tonu ise göl ve nehirlerden buharlaşır. Bunun yaklaşık 350 trilyon tonu yağmur, dolu veya kar şeklinde yeryüzüne geri dönerken, kalan kısmı ise, havada nem ve bulut olarak bulunur.
Yurdumuzun üç yanı denizlerle çevrili, her tarafında nehirler, dereler, su kaynakları olsa da, Türkiye kullanılabilir su miktarı bakımından fakir ülkeler arasında yer almaktadır.
Dünyamızın her zamankinden daha fazla suya ihtiyacı var. Sanayileşme, nüfus artışı, suyun kirlenmesi ve bilinçli tüketilmeyişi sebebi ile var olan su kaynakları hızla azalıyor. 1950 yılına göre, su rezervleri yüzde 15 – 30 arasında azalma gösterirken, su tüketimi yüzde 50 oranında artmıştır. Bugün 30 ülke su sıkıntısı çekmekte, 2025 yılında ise 50 ülkenin su sıkıntısı çekeceği belirtiliyor ayrıca, dünya çapında 1 milyar insan sağlıklı içme suyuna ulaşamamaktadır. 2.6 milyar insan temizlik için gerekli olan sudan yoksundur. Her gün 3 bin 900 çocuk kirli su yüzünden hayatını kaybetmektedir.
Bir insanın biyolojik ve yaşamsal asgari su tüketimi 25 litredir. Ancak, çağdaş yaşamın bir günlük ortalama su tüketim standardı 150 litre olarak kabul edilmektedir. Dünya ülkelerinde değişken olan bu miktar, Türkiye’de ise, kişi başına günlük 111 litredir. Bir ülkenin su zengini sayılması için, kişi başına yıllık 8.000 –10.000 m3 su düşmesi gerekir. Türkiye 1.513 m3’ lik kişi başına kullanılabilir su miktarıyla, su zengini bir ülke değildir. DSİ verilerine göre, 2030 yılında 100 milyon nüfusa ulaşacak Türkiye’nin kişi başına 1.100 m3 kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke konumuna geleceği tahmin edilmektedir. Buna göre 2050 veya 2100 yılında Türkiye’yi çok ciddi bir su krizi mücadelesi beklemektedir. Bu tehlikeyi en aza indirmek için, su kaynaklarımız çok dikkatli yönetilmelidir.
Bu anlamda son yıllarda önemli gayretlerin olduğunu söyleyerek, sizlere su gibi duru bir hayat diliyorum.
25.09.2013
Mehmet Dikici
İnş.Yük.Müh.
mehmetdikici@cekud.org.tr