Prof. Dr. Hüseyin Dirik “yaşam süresi kısalan” ağaçlar için dönüşüm önerdi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi Sivrikültür Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Dirik, büyük şehirlerde hava kirliliği, betonlaşma, yanlış budama, vandalizm, doğal besin döngüsünden yoksun olma gibi nedenlerle yaşam süresi kısalan ve şiddetli rüzgarlarda yıkılarak tehlike oluşturan ağaçların, “kentsel dönüşüm” benzeri uygulamalara tabi tutulmasını teklif etti.
Dirik, sağanak ve şiddetli rüzgar nedeniyle ağaçların devrilmesinin nedenlerini ve çözüm önerilerini anlattı.
İnsanlar gibi belli bir süre ömrü olan ağaçların da zaman içinde kuruması veya devrilmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Dirik, ağaçların doğal yaşam sürelerinin, kentlerde daha da kısaldığını vurguladı.
Toprak, hava ve yetişme ortamlarında görülen kente bağlı olumsuzlukların ağaçların yaşamını güçleştirdiğini, mantar, bakteri, virüs ve böcek gibi patojenlere karşı direncini düşürdüğünü kaydeden Dirik, patojenler tarafından istila edilen ağaçların zayıfladığını, bunun sonucu olarak da fırtına, kar baskısı ya da diğer sebeplerle devrildiğini aktardı.
Prof. Dr. Hüseyin Dirik, kentlerde ağaçların, toprak koşullarının yetersizliği, köklerin beton ve asfaltla kaplanması, yetersiz gelişme mekanı, toprak ve hava kirliliği, yanlış budamalar, çarpma, yaralanma, vandalizm, doğal besin döngüsünden yoksun olma gibi nedenlerle zayıf geliştiğini anlatarak, “Ağaçlar da tüm canlılar gibi ölümlüdür. Kaderine terk edilip bırakılmamalıdır” dedi.
AĞAÇLARA GENÇ YAŞLARDAN İTİBAREN BAKIM ŞART
Ağaçların devrilmemesi için alınacak önlemlere ilişkin bilgi veren Dirik, ağaçlara genç yaşlardan itibaren düzenli bakılmasının önemine işaret etti.
Bakımın ihmal edilmesinin, sorunun daha da büyümesine yol açtığını vurgulayan Dirik, “Bu anlamda ağaçlara, genç yaşlardan itibaren ve yaşamları boyunca dengeleme budamaları yapılmalı. Kök yayılış alanları iyileştirilmeli. Patojenlerle mücadele edilmeli. Ağaç cerrahisi kapsamında yara, çürük veya kovuklar tedavi edilmeli. Direnci düşmüş ağaçlarda ise düzenli gözlemlerle bağlama, kuşaklama ve destekleme gibi mekanik güçlendirme yöntemlerine başvurulmalı” diye konuştu.
RİSK BÖLGELERİ OLUŞTURULMALI
Prof. Dr. Hüseyin Dirik, tüm bu çalışmaların Kentsel Ağaç Varlığının Yönetimi kapsamında ele alınması, yaşlı ağaçlar için “ağaç risk yönetimi” hazırlanması gerektiğini belirterek, risk yönetim planının, gerek tek ağaç düzeyinde gerekse bölgesel ölçekte planlanması ve kentte, kırmızı, turuncu, mavi ve sarı gibi risk bölgeleri oluşturulmasının önemine dikkati çekti.
Dirik, risk düzeyi yüksek bölgelerin, fırtına ve kar yağışında yaya ve araç dolaşımına kapatılmasını önerdi.
Kentsel ağaç kültüründe yaşlı bir ağacın korunmasındaki en temel kıstasın, “kabul edilebilir güvenlik koşullarının mevcudiyeti” olduğunu vurgulayan Dirik, şu bilgileri verdi:
“Bir ağaç, kabul edilebilir güvenlik koşulları olduğu sürece korunmalı, aksi durumda yenileme dikimlerine geçilmelidir. Halk sağlığı açısından güvenlik koşulları yeterli düzeyde değilse bu ağaçların kaldırılması doğru olur. Modern yaklaşımlarda böyledir. Öncelikle insan sağlığı, can güvenliği ve kabul edilebilir güvenlik koşullarına bakılır. Ayrıca cadde, meydan ve bulvar gibi insan yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde, ağaçlar prensip olarak odun yükünü arttırmamak için budamalarla küçük hacimlerde tutulmalıdır.”
AĞAÇLAR, BİR KENTİN EKOHEŞEHRİLERİDİR
İÜ Orman Fakültesi Sivrikültür Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Dirik, hasarlı ve zayıf binaların güçlendirilmesini ya da yıkılarak yenilenmesini sağlayan “kentsel dönüşüm”ün, ağaçlar için de uygulanması gerektiğini ifade ederek, “İstanbul gibi köklü bir ağaç varlığı mirasına sahip kentlerde kısa, orta ve uzun vadeli planlamalarla ağaç varlığı dönüşüm senaryolarının geliştirilmesi gerekir. Bu kapsamda hem uygun olmayan türlerin doğru olanları ile değiştirilmesi hem de ağaç varlığının kentsel gelişim ve mekansal uygunluğa göre yenilenmesi planlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Ağaçları “kent kültürü, imgesi ve profilinin bileşenleri”, “bir kentin ekohemşehrileri” olarak tanımlayan Dirik, Tokyo’nun sakura isimli Japon kirazları, Londra’nın çınarları, Roma’nın da fıstık çamlarıyla bilindiğini anlattı.
Dirik, İstanbul’da özellikle tarihi yarımada ve boğaz başta olmak üzere erguvan, sakız, çitlembik, manolya, atkestanesi, ıhlamur, piramidal servi, fıstıkçamı, dişbudak gibi cinslere mensup ağaçlara yer verilmesinin doğru olacağını söyledi.
Kaynak : AA
Bu haber kamu yararına paylaşılmıştır.