İlk yazı özen ve sabır ister. ÇEKÜD’de ilk yazı ise bunlardan çok daha öte daha derinlikli daha samimi daha fazla özveriye ihtiyaç duyar. Ancak yazıların ilmi dehası yanında yüreğe hitap eden kalbi bir tahassürü yani ihlası olmalıdır diye düşünürüm. Sadece akla hitap eden yazılar belli bir zaman sonra nisyanın tezahürü ile silinebilirler ama gönle konan bir can kuşunun uçma ihtimali belki hiç yok gibidir.
ÇEKÜD zor olan bir dönemde zor olan bir işe koyuldu.
Hayatın kendine has işleyişi ve klasik varyantların dışında aşılması gereken zorlu yolları vardır. Say ve gayretin büyüklüğü hayrın ve sevabın büyüklüğü ve rıza-i bari tecellisi ile hemhâldır. Merhum Esat Hoca Efendi Hz.lerinin her dönemde ve her sohbetinde gündeme getirdiği çevrenin ehemmiyetine işaret etmesi, olayın ülkemiz ve insanlık adına ne kadar değer taşıdığının bir remzidir. Aslında İslâm varlığı ile hayat bulan çevre bilinci, kadim kitabımız Kur’an da “cennet ,yeşillikler ve ağaç metaforları” ile bizi yeşil algının içine çekerken ,Kâinatın biricik serveri Efendimiz sav.” Kıyametin geldiğini görseniz, elinizdeki fidanı dikiniz!”. tavsiyesinin samimi takipçileri olmanın gayreti içindeyiz hiç şüphesiz.
Salt simgesel bir olgu olan çevre bilinci, varlığını devam ettirebilmek için dinamik bir zemine oturtulmak zorundadır. Her yönüyle bir realite olan “gelişmiş çevre bilinci” simgesel obje olmanın ötesinde bariz bir gerçekliğin ta kendisidir. Olması gereken de budur. Zor olan bir heyecanın, hayrı ve sevabı büyüktür ifademizin altındaki derin geçek vurgusu bu yüzdendir.
İçinde yaşadığımız dünyamız ulu bir bahçe hükmündedir artık. Bu koca bahçenin içinde en ufak bir eksiklik bahçenin tamamını alakadar etmekte; bahçe misafirleri olarak bizleri ya göz sürür sevince ya çileli bir üzüntünün içine itmektedir. Vazifenin zorluğu buradan kaynaklanmaktadır. Çünkü insanlığa bahşedilmiş bu güzel bahçenin ezeli düşmanları çok ve her geçen gün daha da artmaktadır. Bizler; yani yeryüzünün halifeleri olarak ;insanlara ve doğaya hizmet adına gönderilen; seçilmiş “hayırlı ümmet” olarak her şeyi her ne pahasına olursa olsun korumakla vazifeliyiz. Bu bizim asli uğraşımız. Mükellef olduğumuz biricik ve yegane kaygımız. Bozucu, ifsad edici ve her türlü şekilde güzeli yok edici bir zihniyetin ! karşısında daima koruyucu, yapıcı ve güzelleştirici bir görevli yükümlüyüz. Açık misyonumuz bu. Yükümüz bu yüzden ağır, ecrimiz bu yüzden fazla-bi iznillah.
ÇEKÜD misyonu bu sebepten ötürü farkındalık oluşturan bir gayeye matuf.
Alternatifleri var gibi gözüken bu sosyal platform arenasında kesinlikle yalnız ve çok zor olan bir görevi üstlenmiş durumda. Rakipler addedilen çevreyle kendini eşlendirmiş bir takım STK ‘lar aslında mevcut siyasi veya sosyal işleyişin hatta kısmen –düzen-de diyebiliriz , bir parametresi olarak “var olun dediği yerde var ,yok olun dediği yerlerde yoklar.?!”
Ama ÇEKÜD; özel ve genelde ortaya koyduğu yüksek ivmeli algı ve gayretle hep var hep var. Varlığıyla var, gerçek manada hizmeti ile var… Bu durum temelde aldığı vahiy kaynaklı bir öğretinin, insanlık bilincinin, samimi bir şekilde korunması ve çalışılması ile alakalı.
Mevcut şart ve tutumlardan –tüm menfi ve aksaklıklara rağmen –varlığını her geçen gün özelde ülkemiz, genelde tüm insanlık adına bir onur mücadelesi aşkı içerisinde, gayretine gayret katarak azimli fedakârlığını tüm gönül dostları ve çalışanlarıyla beraber sürdürmektedir.
Yakın bir gelecekte idrakinde bulunacağımız mukaddes Kurban Bayramımızın, toplumumuz adına, olması gereken bir çevre bilinci ile idrak edilmesi en büyük arzumuzdur.
Bayramlar, toplumu esas alan değerler manzumesinde içtimai hayatın mihengini oluştururlar; bu yüzden gelişmiş bir çevre duyarlılığı bilhassa kurban adına olmazsa olmaz bir kavramın mihenk taşıdır. Kurban bayramının kutsiyeti, çevre bilincinin güzelliği ile birleşip dem tutar.
Bu yüzden bayram ve çevre, kol kola gezen iki kardeşin, sevinç ironisidir de diyebiliriz.
Allah’ım! Bizi rıza makamına eriştir.!
Bizi rüyet-i cemaline ulaştır.!
29.09.2013
İbrahim Yavuz ZARİFOĞLU