Çevre Sağlığı ve Kanser

Kanser ; dünyada milyonlarca hasta ve hasta yakınını ilgilendiren çağımızın en yaygın hastalıklarından birisi.

Dünya ve Türkiye için önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş bulunan kanserin yüzde 43 oranında önlenebilir bir hastalık olduğu tıp dünyasınca ifade edilen bir gerçek. Buna rağmen kanserin önümüzdeki 5 yıl içinde ölüm sebepleri arasında birinci sıraya çıkması bekleniyor.

Kanser haftası kapsamında Ankara’da düzenlenen 5. Ulusal Kanser Hastaları Kongresinde, dünya ve Türkiye’deki kanser profili tartışıldı. Türkiye’de kanser için riskli davranış sıklığı, tütün, güneş yanığı ve alkol olarak sıralanıyor. Obezitenin ise kanserin nedenlerinden biri olduğu pek bilinmiyor.

Uluslar arası Kanser Savaş Örgütü’nün Dünyada kanser vakalarındaki risk faktörlerini belirlediği araştırmasında ise, sigara, beslenme ve enfeksiyon hastalıkları en öne çıkan nedenler olarak sıralanıyor.

Dünya genelinde sağlıksız beslenme ve hijyen eksikliği kanser sebepleri arasında ön sıralarda gözükürken, Türkiye bu çerçevede sigara, güneş yanığı, alkol ve fiziksel aktivite azlığı bakımından önde gidiyor.

Evet; kanserin ve diğer birçok hastalıkların arkasında sigara, alkol, beslenme bozukluğu,  enfeksiyon kapma, güneş ve hareketsizlik; ve bunların arkasında bilgisizlik, eğitimsizlik, alışkanlıklar ve imkansızlıklar var. Bu dörtlüyü kanser risk üçgeni yerine kanser risk dörtgeni şeklinde adlandırmak belki daha doğru olacak.

Artan çevre sorunları ve paralelinde artan çevre kirliliği, başta hava ve su kaynakları olmak üzere bütün gıda maddelerine dolaylı olarak sirayet ediyor.

Dünya Su Günü nedeniyle BM Çevre Programının (UNEP) “Hasta Su” başlığıyla hazırladığı raporda, insanoğlunun her gün milyonlarca ton katı atığı nehirlere ve okyanuslara boşalttığı belirtiliyor. Bu atıkların deniz yaşamını zehirlediği ve her yıl milyonlarca çocuğu öldüren hastalıkların yayılmasına sebep olduğu kaydediliyor.

Sigara, fastfood, kızartma türleri ve kimyasal katkı maddeleri kullanma alışkanlıkları teknolojik yaşam felsefesi ile birleşince kanser vb. hastalıkların artması doğal hale geliyor.

Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı aynı zamanda yaşamı yönlendiren bir dizi yanlış alışkanlıkların ürünü olarak ortaya çıkıyor.

Hijyen ve temizlik konusu ele alındığında Sağlık Bakanlığı’nın “Suya sabuna dokunun, hastalıklardan korunun” sloganıyla yeni başlattığı kampanyayı bir kere daha hatırlamak ve hatırlatmakta yarar görüyorum. İlk aşaması, 3 ay sürecek olan kampanya ile hijyen konusundaki bilinç düzeyinin artırılması en büyük dileğimiz.

Hijyen ve temizlik sorununu çözmek için öncelikle enfeksiyon ve çöp konusunu çözmek gerekiyor. Büyük şehirlerin en büyük çevre sorunlarından biri olan çöplerin depolanması konusunda Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün hazırladığı yönetmelik taslağı bu konuda kısmi bir çözüm umudu olabilir.

Resmi Gazete’ de yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilen Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik Taslağı’na göre çöp depolama alanları modern görünüm kazanırken, modern sisteme geçemeyen mevcut çöplükler de kapatılarak yeşil alana çevrilecek.  Vahşi çöp depolama alanları yerine oluşturulacak düzenli depolama tesislerinde, rüzgarın da etkisiyle koku ve toz ile kağıt, naylon torba ve ince plastik gibi atıkların yayılması önlenecek.

Çöplüklerdeki yayılmayı bu şekilde önleyeceğiz de, cadde, sokak ve otoyol kenarlarındaki, piknik yeri ve parklardaki çöplerin yayılmasını nasıl önleyeceğiz? Evlerin balkonundan, araçların camından, fabrikaların bacasından atılan çöpleri nasıl önleyeceğiz?  Modern ve güzel kentlerin arka bahçelerindeki manzara maalesef böyle.

Konumuzun başında bilgisizlik, eğitimsizlik, alışkanlıklar ve imkansızlıklardan bahsetmiştik. Bilgisizlik bilgi çağının mazereti olamaz ama bilgi kirliliği ciddi bir mazeret olabilir. Bu konuda gönüllü kuruluşlara düşen sorumluluğun farkında olarak, mevcut bilinçlendirme çalışmalarının hem örgün, hem yaygın eğitim yoluyla arttırılmasını diliyoruz.

Güzel alışkanlıkların kazanılması konusundaki eylem birliği, eğitim ve modelleme yoluyla sağlanabilir. Güzel alışkanlıklar kazanma konusunda her çağda örnek şahsiyetler, model insanlar bulunmalı, yetiştirilmelidir.

Her türlü imkanlarla iç içe olduğumuz modern şehir yaşamında, imkansızlıkları ifade etmek biraz zor olacak. Sağlıklı beslenme konusunda şehir hayatının getirdiği imkansızlıkları çoğumuz biliyoruz ama, yanlış  beslenme alışkanlıkları sanırım ön sıralarda yerini koruyor.

Deprem öldürmez, çürük binalar öldürür sözü ne derece doğru bilinmez ama, kanser öldürmez kötü alışkanlıklar öldürür sözü doğru bir ifade olabilir. İmkansızlıklar, bu konudaki toplum bilincinin yükselmesiyle azalacaktır. Bunun için de “sağlıklı ve doğal beslenme” kampanyalarını  arttırmamız gerekecek.

Baharın ayak seslerini duymaya başladığımız şu günlerde sanırım “ağaçlandırma kampanyaları” ile birlikte “zihinlerde, gönüllerde ve bedenlerde bahar temizliği” kampanyaları başlatmamız gerekecek.

Daha sağlıklı düşünür hale gelebilmek  için, kafamızdaki çürümüş, kokuşmuş fikirleri ve önyargıları temizleyip atmak… Ardından güzel alışkanlıkları artırma ve geliştirme kampanyaları…

Teknik bakımdan çevremizi nasıl temiz tutacağımızı konuştuğumuz kadar, ruh veya gönül alemimizi nasıl temizleyeceğimizi konuşmamız gerekecek.

“Benim bilgilerim”, “benim düşüncelerim”, benim görüşlerim”, “benim önceliklerim” şeklinde  içimizde büyüttüğümüz “dokunulmazlıklar” ı ve “ayrıcalıklar” ı nasıl değiştirebileceğimizi konuşmamız gerekecek.

Baharla birlikte baharın bütün güzelliklerini içimizde hissetme; sağlıklı dostlar, güzel insanlarla birlikte güzel günlere ulaşma dileklerimizle…

 

06.04.2010

Süleyman Yorulmaz

ÇEKÜD