Çevrenin Çözülemeyen Derdi; Zeytin Karasuları

Hatay, Gaziantep, Kilis gibi zeytin üretim kapasitesi yüksek olup, zeytinyağı fabrikalarının bolca bulunduğu illerimizin en büyük çevre sorunlarından biri de şüphesiz zeytin üretiminde oluşan kara sulardır. Zeytin, yağ haline getirilirken 2-3 yıkama ile kirlerden arındırılmaktadır. İlk anda da tohumlar yıkama makinesinde topraklarından arındırılmakta, sonra yağ suyun üzerinde biriktirilmekte, suyun üzerinden alınan yağ son olarak içerisindeki asılı maddelerden ayrıştırılması amacıyla belirli sıcaklıktaki suyla tekrar muamele görmektedir. Tehlikenin boyutunu tam olarak ifade etmek gerekirse; 1m3 zeytin karasuyu 200m3 evsel atık suya, 200m3 evsel atık su ise 1333 kişinin atık su tüketimine denk gelmektedir.

Bu yıkamalar esnasında oluşan bol miktarda siyah renkli, içerisinde fenol ve benzeri toksik kimyasalların bulunduğu az yağlı sular mutlaka dinlendirme havuzlarına alınarak oradan buharlaştırılması, ya da arıtma tesisine gönderilmesi gerekmektedir.

Zeytinyağı fabrikaları ancak yılın 2-3 ayında çalışabilen küçük işletmeler tarzında tesisler olduğundan işletmeciler arıtma tesisi yapmaktan kaçınmakta, çoğunlukla da maddi güçleri buna yetmemektedir. Problemin çözümü için masrafı daha düşük olduğundan tercih edilmesi gereken dinlendirme-buharlaştırma havuzları da genelde arazilerin küçük olması nedeniyle yeterli büyüklükte kurulamamaktadır. Dolayısıyla üretimden çıkan atık sular derelere akmakta, bu da çevrede berbat bir görüntünün yanında suyun fazla olmadığı derelerde balık ölümlerinin yaşanmasına sebep olmaktadır.

Zeytinyağının üretiminde iki yöntem vardır; iki ve üç fazlı prosesler. Üç fazlı proseste yağ, atık su ve katı kısım (prina) olmak üzere üç faz oluşmaktadır. Zeytinler parçalanmakta, hamur haline getirilmekte, su ile posasından ayrılarak arıtıma tabi tutulmaktadır.  Bu Üretimin sonunda bol miktarda atık su havuzlara gönderilir. İki fazlı üretimde ise su kullanılmaz. Proses sonrası ürün sadece yağ ve prinadır. Hamur haline getirilen zeytin direkt preslenmek suretiyle yağı alınır. Üç fazlı üretim yerine iki fazlı üretim çok daha az atık su çıkması ile avantaj sağladığından tercih edilebilir.  Çünkü birincisinde ton başına 0,4-0,5 m³ atık su oluşurken,  diğerinde bu miktar 1,2 m³ olarak görülmektedir. Su buharlaştırma havuzları mümkün mertebe büyük inşa edilmelidir. Bu suları buharlaşmanın olmadığı kış aylarında ancak bu şekilde taşırmadan muhafaza etmek mümkün olabilir. İki fazlı sistemle çok az atık su ortaya çıkar ve bu su da yaz aylarında zeytinlik ve meyve bahçelerinin sulanması yoluyla rahatlıkla bertaraf edilebilir. Az miktarda bahçelere verilen bu karasular toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini iyi yönde etkilemekte, doğal herbisit (yabancı ot öldürücü) etki göstermektedir. Ancak buğday, pamuk, mısır gibi ürünlere yönelik ekim yapılması düşünülen arazilere uzmanlar bu atık suyu tavsiye etmemektedir.

Ülkemizde zeytin karasuyunun topraklara verilmesi yasak olmasına rağmen İtalya ve İspanya gibi Avrupa ülkelerinde 1997 yılında bahçelerin sulanması konusunda yasal düzenleme yapılmıştır. Ülkemizde Balıkesir’de yapılan bir araştırmada zeytin prinası ve karasuyundan 2000’den fazla faydalı madde elde edilmiş,  araştırmada yer alan kişiler Nobel ödülüne aday gösterilmiştir. Bu suyun İçerdiğinde bulunan humik ve fulvik asitlerin, bitkide büyümeyi düzenleyen ve meyve kalitesine iyi yönde etkileri olan bileşikler olduğu görülmüştür.

Çevre Bakanlığı 2014 ün sonuna kadar zeytinyağı fabrikalarına süre tanımış, karasu havuz kapasitesi fazla olanlar arıtma tesisi kurmak zorunda bırakılmıştır. Üreticiler zaman zaman bilinçli bir şekilde bu suları akarsulara göndermekte, bazen de aşırı yağış, havuzun patlaması vb. sebeplerle taşan sular çevreyi kirletmektedir. Umuyoruz yakın zamanda sularımız sürekli mavi ve duru akar ve içerisinde atık maddeler yerine sağlıklı canlılar yaşar.

 

06.12.2013

Recep Aydöner

 

Resimlerde Hatay-Altınözü ilçesi sınırlarında yer alan Yârseli Barajına akan zeytin karasuyu karışmış dereler görülmektedir.